Uzun yıllar Dolandırıcılık Büro Amirliği’nde görev yapan 14 yıllık polis Osman Girgin, İstanbul’un en ünlü dolandırıcılarının yakalanmasında önemli rol oynadı. Dolandırıcıların emniyete getirilişlerinde ve adliyeye sevk edilişlerinde görev alan Girgin, meslek hayatında yaşadıklarını bir kitapta topladı. Fare kapanı görseliyle süslediği ve “Nasıl Dolandırıldım” adını verdiği kitabını yayımlayan Girgin, Hürriyet’e konuşarak hem kitabını hem de meslek kariyerinde edindiği deneyimleri anlattı.
“İNSANLAR BİLİNÇLENSİN DİYE BU KİTABI YAZDIM”
Blockchain sistemleri ve kripto para takibi üzerine çok sayıda dosyada görev yapan Osman Girgin, kitabın ortaya çıkış hikâyesini “Akademiye hep hayrandım, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde tam burslu olarak tezli yüksek lisans yaptım, ardından doktora hazırlıklarına başladım. Bir gün Beyoğlu’nda bir kafede otururken hocalarım, yaptığım mesleğin kıymetinden bahsederek küçük küçük notlar almamı tavsiye etmişti. O notlar zamanla arşivim oldu ve kitabıma dönüştü. En çok yaşadığımız 34 olayı sıraladık. İnsanlar bilinçlensin, dolandırılmasın diye bu kitabı yazdım. Mağdurlardan en çok şu cümleyi duyardım: ‘Nasıl dolandırıldım, nasıl bu numaraya kandım.’ Kitabın ismini de bu sözlerden yola çıkarak verdim” ifadeleri ile anlattı.
“BİZ HEP GÖLGEDEKİLERİN PEŞİNDEYİZ”
Girgin, dolandırıcılardan da en çok ‘Bizi nasıl yakaladınız’ sorusunu duyduklarını belirterek, “Bu sorular mesleğimizle gurur duymamızı sağlıyor. İstanbul’un en büyük tepesi Gayrettepe denir. Çünkü dolandırıcıları yakalayıp o merdivenlerden indiririz. Biz hep gölgedekilerin peşindeyiz; yöneticileri yakalamak için çalıştık. Kendilerini yakalanmaz sanan kötü ünlü isimlerin de yargılanmaları için o merdivenlerden indiğini gördük” dedi.
Girgin, vatandaşları özellikle sahte telefon aramalarına ve kargo ya da kurye adı altında gönderilen linklerle banka bilgilerinin ele geçirilmesine karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Osman Girgin ayrıca şunları kaydetti:
“ÖNCE KENDİNİZİN POLİSİ OLUN”
Önceleri ‘muslukçu’, ‘pislikçi’ diye tabir edilen yankesicilik yöntemleri vardı. Abdest alan ya da eğilen insanların cüzdanları çalınırdı. Nitekim bu yöntemler artık eskide kaldı. Yeni bir çağdayız, teknoloji gelişiyor. Dolayısıyla suçlular da gelişen dünyada kendilerini geliştiriyor. Ancak bizim yöntemlerimiz onlardan da hızlı gelişiyor. Şimdi kripto sistemlerle yasalardan kaçabileceklerini sanıyorlar. Oysa dijital dünya sokaktan daha görünür. Her bir hareket bir iz bırakıyor ve biz de o izin peşindeyiz.
Genelde mağdur olarak tarif ettiğimiz taraf erkekler oluyor. Kadınlardansa erkekler, bizim karşılaştığımız olaylara göre altı kat daha fazla mağdur ediliyor. Önce şunu düşünün: Bedava peynir sadece kapanda bulunur. Bu sebeple kitabımın kapağında kapan var. Örneğin ‘Alo’ dolandırıcılığı. Bir polis veya devlet görevlisi neden benden para ister diye düşünün. Önce kendinizin polisi olun. Ticaretten samimiyet ve resmi olmayan yöntemlerden kaçının. Çünkü dolandırıcı en çok bir insanın güvenini silah olarak kullanır.”